“HER ŞEY RÜYA GÖRÜR. ŞEKLİN, VARLIĞIN OYUNLARI, MADDENİN RÜYA GÖRMESİDİR. KAYALAR KENDİ RÜYALARINI GÖRÜR VE YERYÜZÜ DEĞİŞİR...AMA ZİHİN BİLİNÇLİ HALE GELDİĞİNDE, EVRİM İVME KAZANDIĞINDA, İŞTE O ZAMAN  DİKKATLİ OLMANIZ GEREKİR. DÜNYAYA KARŞI ÖZENLİ OLMANIZ GEREKİR. YOLU YORDAMI ÖĞRENMELİSİNİZ. İŞİN PÜF  NOKTALARINI, SANATIN SINIRLARINI ÖĞRENMELİSİNİZ. BİLİNÇLİ BİR ZİHİN, BİLEREK VE ÖZENLE BÜTÜNÜN BİR PARÇASI  OLMALIDIR. TIPKI KAYANIN BİLİNÇSİZ OLARAK BİR BÜTÜNÜN PARÇASI OLMASI GİBİ.” URSULA LE GUIN, RÜYANIN ÖTE YAKASI

​

RÜYANIN ÖTE YAKASI, (THE LATHE OF HEAVEN) CHAUN TZU’NUN ŞU ALINTISIYLA BAŞLAR; “KONFÜÇYÜS DE SEN DE  BİRER RÜYASINIZ VE SİZİN BİRER RÜYA OLDUĞUNUZU SÖYLEYEN BEN DE BİZZAT BİR RÜYAYIM. BU BİR PARADOKS.  GELECEKTE BİLGE BİR ADAM BELKİ BUNU AÇIKLAYABİLİR; O GELECEK BİNLERCE KUŞAK GEÇMEDİKÇE GELMEYECEK”. GERÇEĞİN PEŞİNDE GEÇEN KISA ÖMÜRLERİNDE İNSANLAR NEDEN RÜYALARDAN MEDET UMAR? NEDEN KENDİLERINİ  RÜYADAYMIŞ GİBİ HİSSETTİREN, MANZARALARIN, ÖYKÜLERİN, GÖRÜNTÜLERİN İZİNİ TAKİP EDER? BİR RÜYA YARATMAK, O RÜYAYI GERÇEK KILMAK MÜMKÜN MÜDÜR? MASALLAR İNSANLARIN YARATTIĞI RÜYALAR MIDIR? SORULARININ  PEŞİNDEN GİDEN BU ÖYKÜ, KATMAN KATMAN YARATILAN BIR MASALIN İMGESİDİR. ORİJİNAL ADI “THE LATHE OF HEAVEN” CENNETİN TORNA TEZGAHI OLAN VE DİLİMİZDE “RÜYANIN ÖTE YAKASI”  OLARAK ADLANDIRAN LE GUIN’IN KITABINDAN ADINI ALAN BU SAHNE, RÜYAYLA GERÇEK ARASINDA SÜRREAL BİR ANA  ODAKLANIR. DEV BİR GEÇİDİN KARŞISINDA DURUR GİBİ, GİTME VE KALMA ARASINDA BİR ARAF ANIDIR BU GÖRSEL.  ALICE’IN TAVŞAN DELİĞİNDEN GİRMEYE KARAR VERDİĞİ ANDIR. GERÇEĞİN NE KADAR GERÇEK OLDUĞU VE RÜYANIN  NEREDE BAŞLAYIP NEREDE BİTTİĞİNİN BELLİ OLMADIĞI TUHAF BİR GERÇEKLİK SEÇİMİDİR BELKİ DE. BU KURGU  MANZARADA YARATILAN RÜYA, GERÇEKLE DÜŞ ARASINDA BİR BAĞ KURMAYI, BİR EMPATİ ANI YARATMAYI AMAÇLAR.  ÖYKÜ ANLATICILARININ RÜYALARININ İÇ İÇE GEÇMİŞ BİR KARIŞIMI GİBİDİR. ÖFKE, NEFRET, VAHŞET, ŞİDDET VE BAĞNAZLIKLA ÇEVRELENMİŞ KATI GERÇEKLİĞE SIRTINI DÖNEREK, YOK SAYILMA, AŞAĞILANMA, ÖRSELENME GİBİ  DUYGULARDAN KAÇARAK DÜNYAYA SIRTINI DÖNEN KIZ ÇOCUĞU, KENDİ KURDUĞU RÜYADA YAŞAMAYI SEÇER. TIPKI  ALICE GİBİ VAR OLAMADIĞI BİR DÜNYADAN, BİR TAVŞANIN PEŞİNE TAKILIP KAÇMANIN YOLLARINI ARAR. BÖYLE BİR  YERİN ÖZLEMİNİ ÇEKER VE VAR OLABİLMESİ İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPAR. 

​

MANTARLARA GELİNCE ONLARLA İLGİLİ DE BİR KAÇ ŞEY SÖYLEMEK GEREKİR. ONLAR BAŞLANGIÇ VE SONDURLAR.  DÜNYANIN EKOLOJİK DENGESİNİ AYAKTA TUTMAK İÇİN GİZLİ SAKLI ÇALIŞIRLAR. 1,5 MİLYONDAN FAZLA TÜRÜ OLAN BU  GİZEMLİ YARATIKLAR, ÖLÜM VE ÇÜRÜMEYİ YAŞAM DÖNGÜSÜNÜN SONSUZLUĞUNA DÖNÜŞTÜRÜRLER. ÖLÜMÜ YENİDEN  YAŞAMA HEDİYE EDEN GİZEMLİ DÖNÜŞTÜRÜCÜLERDİR. BU YÖNLERİYLE REANKARNE OLAN DÜNYAYI TEMSİL EDERLER  VE YİNE BU YÖNLERİYLE SANATÇILARA BENZERLER.  BU DÜŞ, ÖYKÜ ANLATICILARINA BİR TEŞEKKÜRDÜR. ONLARIN BIRAKTIĞI EKMEK KIRINTILARINI TAKİP EDER. ANDERSEN  VE GRIMM MASALLARINDAN LA FONTENE’E, CARROLL’UN ALICE’INDEN, BEATRIX POTTER’IN TAVŞAN PETER’INA,  MIYAZAKI’NIN ENGİN HAYAL DÜNYASINDAN, OZ BÜYÜCÜSÜ’NIN DOROTHY’SINE VE NAIL GAIMAN’IN SANDMAN’INA  KADAR PEK ÇOK DÜŞTEN İLHAM ALIR. 

​

BU DÜŞÜ, KENDİ ÇOCUKLUKLARINI YAŞAYAMAMIŞ İKİ KADINA, İLK ÖYKÜ ANLATICILARIM OLAN BABAANNEM HAYAT’A  VE ANNEANNEM BİRSEN’E ADIYORUM.